|
KARIŞMASIN |
Temel ile Dursun
İstanbul'a gideceklermiş, atlamışlar ata bir handa durmuşlar
ahıra girmişler.
Temel:
- "Biz bu atlaru kariştiriruz en iyisi, ben atumun kuyruğunu
kesiyim, demiş ve kesmiş.
Bu sırada hancı bunları duymuş ve onların görmediği bir
zaman, Dursun'un atınında kuyruğunu kesmiş.
Temel ile Dursun sabah kalkmışlar bi bakmışlar ki iki atın
da kuyruğu kesik,anlamışlar hancının oyunu olduğunu ve
Yollarına devam etmişler,başka bir hana gelmişler
Temel:
- "Dursun uşağum ben atımın kulaklarunu keseyim demiş,
seninkinin kulakları dursun demiş."
Dursun:
- "Tamam olur demiş."
Bu sırada hancının bir oğlu varmış bunları duymuş ve diğer
tında kulaklarını kesmiş. Temel ile Dursun sabah kalkmışlar
Ve bakmışlarki iki atın da kulakları kesik, bunlar
sinirlenmiş tabi, gene bize oyun oynadılar demişler...
Temel:
- "Uşağum Dursun bu böyle olmayacak demiş, en iyisi sen
siyah olanina bin bende beyaz olanina böylelikle
kariştirmayiz." |
OYUN |
Temel, bir binanın
önünde durmuş, arkadaşları da çatıya çıkmış.
Temel aşağıdan arkadaşlarına,
- "Ula sen iki kolunu yana aç aşağı öyle atla demiş.
Birincisi atlamış gümm.
- İkinciye "Sen sadece sağ kolunu yana aç, öyle atla" demiş.
İkincide atlamış gümmm.
- Üçüncüye "Sen iki kolunu yanına yapıştır öyle atla" demiş.
Oda gümmm.
Yoldan geçen bir adamın dikkatini çekmiş sormuş,
- Kardeşim siz ne yapıyorsunuz Allah aşkına demiş.
Temel cevap vermiş,
- Tetris oynayruz.
|
ECZACI |
Temel eczacılık
fakültesini bitirmiş. Fakat eczane açacak parası yok. Girmiş
bir eczaneye:
- Beyefendi sizde soğan var mı?
Adam Temel'i başından savmış Temel bu durur mu Her gün yeni
saçma sorularla geliyormuş. Bir gün eczacı Temel'e
- Kardeşim senin derdin ne?
Temel :
- "Burayı bana sat" demiş.
Eczacı kurtulmak için eczaneyi satmış, bir kaç gün sonra
eczaneyi satan adam içeri girmiş, Temel'e:
- "Siz de soğan varmı?" demiş.
Temel:
- "Bizde soğan var ama sende reçete varmı" demiş. |
ÖLÜM |
Temel ile Cemal oturmuş
muhabbet ederlerken bir ara Temel dönmüş ve
- "Biliyor musun Cemal ne düşünüyorum?
- "Ne düşünüyorsun?
- "Sen bir gün gelecek ve öleceksin, gömecekler seni ve
toprak olacaksın, rüzgar seni ordan oraya savuracak ve
üzerine yağmur yağacak sende filiz olarak topraktan
yeşerecek ve büyüyeceksin, bir inek gelecek ve seni yiyecek,
sindirim sistemine karışacaksın ve daha sonra seni dışkı
olarak dışarıya atacak ve o zaman ben gelecem, senin
karşına geçecem ve ne diyeceğim biliyor musun?"
- "Ne diyecesun?"
- Ula cemal neydin ne oldin diyeceğim.
Bu kez Cemal başlamış.
- "Biliyormusun Temel ne düşünüyorum".
- "Hayır bilmiyorum ne düşünüyorsun?"
- "Sende birgün gelecek ve öleceksin, seni gömecekler ve
toprak olacaksın, rüzgar seni savuracak ve üzerine yağmur
yağacak
bir filiz olarak topraktan yeşerecek ve büyüyeceksin, bir
inek gelip seni yiyecek ve sindirim sistemine karıştıracak
ve daha
sonra seni dışkı olarak dışarı atacak ve o zaman gelecem,
karşına geçecem ve ne diyecem biliyor musun?"
- "Ne diyecesun?"
- "Ula Temel hiç değişmemuşsun. |
AKVARYUM |
- Baluklar niçun
kanuşmayi Temelcuğum?
- Paşinu akvaryuma sok anlarsun Fadimecuğum. |
AHIR |
Cemal yolun karşı
tarafındaki evinde oturan Temel'e seslenir.
- "Uyy uşak senun davarlarun arasında sigara yada narcile
tiryakisu varmidur?"
Temel şaşkın bağırır:
- "Uyy sen delirdunmi hiç davar tütün içermu daa"
- "Öyleyse senun ahur yanayi daa
|
KARADENİZLİ
OĞLUNA MEKTUP |
Uy sevgili uşağum!
Allah'in selami tabiidur. Mektubu çok yavaş yazayrum, çünkü
biliyrumki çabuk okuyamazsun... Benden yana sual edersen,
Allahuma pin şükur iyiyum yeni bir iş puldum.. Emrimde yuze
yakin adam var, hepsi de sessuz sedasuz kendi hallerinde. Ne
iş pulduğumu soraysan soyleyeceğum patlama, mezarluk pekçisi
oldum..
Bacin Emine bir uşak doğuracak, daha erkek midur, kiz midur,
pelli değul.Haçan o yüzden sağa dayimi oldun, teyzemi oldun
Soyleyemeyrum..
Temel emicende tukkan açtu, o da otuza alduğunu yirmipeşe
verur,sürümden kazanaymış oyle dedi..
Bizim koye findukcuların Temel'i muhtar seçtuk, akillu uşak
da. Geçen hepimuzu zerzeleye karşı aşi etturdu. Temel,
akilludur
hem de durust. Geçenlerde bir taksinin soforu koye varmiş,
muhtaru arayu, meğer yolda tavuk ezmuş sahibini soraymuş..
Muhtar Temel, tavuğa pakmiş, habu bizum değuldur, pizum
koyde yassu tavuk yoktur, demiş..
Senun kuçuğun Mehmet çok akilli bir uşak çiktu. Geçen gun
tepeye varmuş elinde bir ip sallayu duriy.. Anan uyy uşağum
ne edeysun orada demiş. Hava turumuna bakayrum demuş. Çektum
oni akşam karşuma, anlat pakayum hava durumi işuni
dedum. Anlatti meğer ip sallanunca havanun rüzgarli olduğuni,
ip ıslanunca da yağmur yağduğuni anlaymiş.. Çok akilli uşak
vesselam. Sen o yaşta boyle akilli uşak değuldun!
Yaa işte boyle uşağum..Memlecetten saa bol bol havadis..
Yenu havadisler olursa yine yazarum.. Baki Hudaya emanet ol.
Not:Mektuba para koyacaktum, ama geç akluma geldu,zarfi
kapatmişidum. |
NİYE
YOK MİDUR ? |
Temel
gazetecilikde daha adaylık dönemini yaşamakta ve Trabzon
'dan İstanbul'daki haber merkezin telefonla haber
yazdırmaktadır.
Ancak, telefon hatlarındaki arıza nedeniyle söyledikleri
karşı taraftan anlaşılmamaktadır. Haber merkezindeki şef
anlayamadığı
"Trabzonspor" sözcüğünün kodlanarak söylenmesini ister.
Temel başlar:
- Trabzon'un (T) si...
- Tamam.
- Trabzon'un ( R ) si...
- ?...
- Trabzon'un (A) sı...
- ?...
- Trabzon'un (B) si... deyince şimdiye değin susan karşı
taraftaki şef;
- Oğlum Temel sen ne diyorsun. N ebiçim kodlama bu böyle?
Diye çıkışınca Temel kendinden emin şu yanıtı verir:
- Ne deysun şefim, Trabzon'da habu harfler yok midur?
|
HABU BOYUMLAN |
Kasabanın kahvesine iri
yarı, elinde bir de kamçı olan girerek oturanlara sorar:
- İçinuzda Temel hangi nuzdur?
Bir dakika önce gürültüden kaynayan kahvede nefesler
tutulmuş, çıt çıkmamaktadır. Öte başta oturanlardan ufak
tefek biri
ayağa kalkarak;
- Penum, ne olacak? Dedi.
Bunun üzerine soran adam ; "Penum" diyeni bir güzel, evire
çevire patakladıktan sonra hiçbir şey söylemeden çekip
gitti. Kahvedekiler;
- Yahu sen Temel değil Ahmet'sin. Niçun hau heriften dayak
yedun? Diye sorunca dayak yiyen;
- Habu boyumlan kandırdum oni, anlayın da... dedi. |
AVCI
TEMEL |
Dört kişilik avcı
grubu, tecrübeli avcı Temel'in önderliğinde ormanda
ilerlemektedirler. Karşılarına küçük bir delik çıkar.
Temel yatın yere tavşan deliği! Bütün avcılar yere yatarlar.
Gerçekten bir müddet sonra delikten tavşan çıkar. Avcılar
hemen
Vururlar. Tekrara yürümeye başlarlar. Bir süre sonra büyük
bir delik çıkar karşılarına. Temel: "Yatın yere, tilki
deliği!" Yatarlar.
Biraz sonra tilki çıkar onu da vururlar. Tekrar yola
düşerler. Bu defa daha büyük bir delik çıkar. Temel:" Yatın
yere ayı ini",
Yere yatarlar ve çıkan ayıyı vururlar. İyice keyiflenen
avcılar yürümeye devam ederler. Kısa bir zaman sonra kocaman
bir deliğin
başında dururlar. Acemiler hep birden Temel'e bakaralar.
Temel:"Uşaklar ne çıkacağunu bilmeyrum. Ama yatın ne çıkarsa
bahtumuza!" Ertesi gün gazetelerde : Dört avcı tren altında
can verdi...
|
SİZ
DİREĞİNİZİ ALIN |
İlkokul müdürü Temel ,
okulunun daha bir fark edilmesi için hazırlattığı yön
levhasını anayol üzerindeki elektrik direğine astırınca TEK
yönetiminden resmi bir yazı alır . Yazıda elektrik direğine
levha asmanın izne ve kiraya tabi olduğu belirtiliyor ve
levhanın ya indirilmesi yada belli bir ücretin ödenmesi
isteniyordu . Yazıyı okuyan müdür Temel , kısa özlü yanıtını
mektupla verir :
- Biz levhamuzdan memnunuz . Siz direğunuzi ordan alun! |
HANGİSİ ? |
Temel diş doktorudur .
Bir gün arkadaşı Cemal, soluk soluğa Temel ’in
muayenehanesine düşer .
- Ula öliyrım , dişim çok fena ağrıyi ...
Temel hangi dişinin ağrıdığını sorar ve Cemal , sağ alt çene
dişlerini gösterip ;
- Habu siradaki dişlerin biri ağrıyi... der ve kesin olarak
hangi dişin ağrıdığını gösteremez .
Dişçi Temel , “Dur saa yardımcı olayım” deyip eline
kelpeteni alır ve dört dişi çekip Cemal’in önüne koyar :
- Ha bak bakayım , habunlardan hangisi ağrıyi da de baa!...
|
NE OLACAK BOŞBOĞAZ |
Temeli durduran trafik
polisi ;
- On dakika önce kırmızı ışıkta geçtiniz beyefendi, deyince
temel sorar:
- Kim deyi benum kırmizi işukta geçtuğu mi?
Trafik polisi nazikçe :
- Beş kilometre ötede baş komiserimiz var, o telsizle bize
bildirdi.
Direksiyondaki Temel ne derse beğenirsiniz ?
- Ula ammada boşboğaz komiseriniz varmış ha... Ağzinda pakla
islanmayi... |
AYRİ AYRİ UĞRAŞMAKTANSA |
Bir ramazan günü
İstanbul’daki Yeni cami etrafında dolaşan Temel; bir sürü
dilenciden sakat birinin ;
- Büyük Allahım dizlerime derman ver yürüyeyim, gözlerime
nur ver göreyim, kulağımı aç işiteyim , diye durmadan dua
ettiğini duyunca dayanamaz :
- Ya bak habu ahmak kafaya... Allah’un başka işi yok da
senun her bir yerunlan ayri ayri mi uğraşacak. Yapar
yenisini da olur biter, dedi.
|
İNCELUĞA BAK |
Temel, İstanbul’a yeni
gelmişti. Gittiği her yerde yerel şive ile konuştuğundan
garipseniyor, kimileride dudak ucuyla gülüp küçümsüyorlardı.
Buna fena halde içerleyen Temel sonunda dayanamayıp parladı:
- Ula baa bakın bakayım... Siz dersuğuz fındık, biz deruk
finduk, siz dersuğuz avukat, biz deru abukat, siz dersuğuz
amca, biz derik emice... Habunun hangisu kaba? Bizdeki
inceluğa bak, inceluğa...
|
UNUTKANLIK |
Temel , eskiyen
şapkasını yenilemek için köyünden yürüyerek yola çıkar.
Evinin bir kilometre kadar aşağısındaki otoyoluna indiğinde
evde bir şey unutmuş olacak ki, oğlu Cemal ’i var sesiyle
çağırmaya başlar:
- Ulaaa Cemaaaaaal!
...........................
- Ulaaa Cemaaaaal!
Cemal yanıt verir:
Ne var bubaaaa !
- Ula habu kafamun ölçisini yastuğun altunda unuttum. Çabuk
getir oni baa!
|
PATLAMA... BİLETÇİ
BİLİR. |
İlk defa İstanbul’a
gelen Temel ile Cemal tramvaya binerler. Biletçi her durakta
durak adlarını söyledikçe yolcular da iner. Biletçi
bağırdıkça inenleri gören ve henüz İstanbul’u bilmediği için
heyecanlanan Cemal arkadaşı Temel’e;
- Ula, biz nerede ineceğuk ?diye sorar.
Temel, arkadaşını küçümseyerek yanıtlar:
- Patladun mi? Helbette bezum da ismimuzi soyleyecak,
piletçi nerede ineceğumuzi bilur. |
NASİ ANLARUM? |
Temel yeni aldığı
şemsiyeyi terziye götürür, bir delik açmasını ister. İster
ama terzi bunu anlamsız olduğunu, yaparsa şemsiyeye yazık
olacağını söyler ve ilave eder:
- Beni dinlersen, şemsiyeye delik açmayalım.
Temel, kararlıdır ve itiraz eder:
- Ula, ne anlamaz adamsun, yağmurun dinduğuni sonra nasil
anlayacağum? |
EMİCE SAA BİŞE DİYECEK |
Temel bahçesindeki
incir ağacına çıkmış olan çocuğu görünce sabredemedi:
- Ula uşağum, çabuk in aşaa. Dallari kıra kıra incir yeysun...
diye çıkıştı ve ardından ekledi:
- Habu yaptuğuni da bobağan anlatacağum.
Temel söylenmesi bitince ağaçtaki çocuk yukardaki dallara
doğru seslendi:
- Bobaaa... Bobaaa!Pak habu emica saa bi şey diyeceğmiş.
|
MADEM OKUR YAZARDIN...
|
Eski Başbakanlardan
rahmetli Hasan Saka, 1950 seçim öncesi Trabzon’da ilçeleri
dolaşırken, seçmenlerin halini hatırını sorar:
- Sevgili hemşehrilerim, biliyorsunuz demokrasiye geçtik.
Yakında seçimler yapılacak. Oylarınızı yine bana
vereceksiniz değilmi?
Seçmenler:
- Yooo...Vermeyeceğuk.
- Peki, neden?
- Başkasina soz verduk da...
- Kime? Kim o?...
- Okur yazar olan birine...
- Neden öyle? Ben okur yazar değilmiyim?
- Değilsun da yirmi yıldur yazduğumuz mektuplara niye cevap
vermeysun?
|
|
|
|
|
|
|